Ana Sayfa
02 Eylül 2019 ( 2033 izlenme )
Reklamlar

AKP’den ‘Diyanet’ açıklaması

AKP MYK toplantısının ardından AKP Sözcüsü Ömer Çelik açıklamalarda bulundu. Diyanet'in 30 Ağustos hutbesinde Atatürk isminin geçmemesi tartışmalarıyla ilgili Çelik, "CHP'nin Diyanet ile hem kurumsal hem ideolojik bir kavgası olduğunu, bu kuruma karşı ideolojik bir hoşnutsuzluğu olduğunu biliyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk konusunda bir tartışma yoktur. Ülkemizin kurucu önderidir. Osmanlı ile Türkiye Cumhuriyeti'ni kavga ettirmeye gerek yoktur. Atatürk'e saygı konusunda Diyanet İşleri'nin de bir sorunu yoktur. Diyanet hassas bir kurumdur, günlük siyasi polemiklerin dışında tutulmalıdır. Diyanet İşleri başkanımız görevinin başındadır" diye konuştu.

AKP Sözcüsü Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısına ilişkin basın toplantısı düzenledi.

Çelik, MYK toplantısında teşkilat başkanlığının sunum yaptığını belirterek, iç ve dış politika ile ekonomik gelişmelerin gündeme geldiğini ifade etti.a

DEVLET TERÖRÜ´ İFADESİNİ PROTESTO EDİYORUZ´

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn´ın Osmanlı dönemine ilişkin kullandığı, `Devlet terörü´ ifadesine tepki gösteren AKP Sözcüsü Çelik, “Bu ifadeleri tümüyle reddediyoruz, aynı zamanda protesto ediyoruz. Taif Anlaşması uyarınca Lübnanlı Hıristiyanların temsil ettiği makamdır Lübnan Cumhurbaşkanlığı. Sayın Cumhurbaşkanı’nın özellikle Osmanlı döneminde bizzat devlet fermanlarıyla Lübnan´da çok sayıda kilise inşa edildiğini, tamir edildiğini bilmesi gerekir. Bu tarihi gerçeklerin bilinmemesi söz konusu değil. `Devlet terörü´ gibi bir ifade kesinlikle reddettiğimiz bir ifadedir, kınadığımız bir ifadedir. Osmanlı döneminde bölge, belki tarihi boyunca olmadığı kadar barış içinde yaşamıştır. 

Ama maalesef Birinci Dünya Savaşı sonrası SkyesPicot dediğimiz kurulan düzenle birlikte pek çok sorun ortaya çıkmıştır. Osmanlıyı işgalci sayıp, çekilmesinin ardından bölgedeki kaynakları sömürenleri Lübnan Cumhurbaşkanı nüfuz sahibi kişiler, odaklar, devletler olarak değerlendiriyor. 

Bu sömürge yönetimleri karşısındaki tipik ezikliğin örneği olarak önümüze geliyor. Bahsettiği iyi model, Osmanlı döneminde uygulanmıştır. Kötü uygulamalarsa Osmanlı´dan sonra oraya sömürge muamelesi yapan gruplar tarafından icra edilmiştir. İlişkilerimizi zehirleyen bu tip açıklamalar yerine tarihi gerçekleri saptırmayan bir yaklaşım sergilenmesini bekliyoruz. Lübnan kardeş bir ülkedir. Hiçbir şekilde bir takım siyasilerin davranışıyla aramızdaki ilişkiler bozulacak değildir” açıklamasında bulundu.

`MÜTTEFİKLERİMİZİ UYARMAYA DEVAM EDİYORUZ´

Türkiye´nin satın aldığı S400 Hava Savunma Sistemi hakkında yapılan değerlendirmelere cevap veren Çelik, şöyle konuştu:


“Türkiye´yi eleştirmek üzere bu konuya girenler, NATO ülkeleri içindeki silahların yeknesak olması gerektiğinden bahsederek eleştiri getiriyorlar. Türkiye´nin tehditler karşısında kendi hava savunma sistemini güçlendirme iradesinden bahsederken, tüm bu süreci tafsilatlı şekilde ortaya koyduk. Patriot almak istediğimizi, ama olumlu cevap verilmediğini ifade ettik. Bu arada diğer konuların da altını çizdik. Bir yandan YPG´ye verilen destek devam ederken, 15 Temmuz darbe girişiminin başındaki şahsın ABD´de karakola bile çağırılıp ifadesine başvurulmaması ortadayken, Türkiye ittifak ilişkisinin öneminin altını çizmeye devam ediyor. 

Burada ittifak ilişkisinin ruhuna ve mantığına aykırı davranan müttefiklerimizi uyarmaya devam ediyoruz. Biz aslında ittifakın DEAŞ´la mücadele konusunda hem de terörle mücadelenin diğer alanlarında ittifak perspektifine uygun performans gösterme bakımından en önde gelen ülkelerden biri olduğumuzu altını çizmek isteriz. Türkiye kendi savunma sistemini güçlendirmek için girişimde bulunduğunda bunu ittifaka karşı, uluslararası ortaklarımıza karşı meydan okuma gibi ortaya koydukları tavrın siyasi ya da diplomatik bir değeri yok.

 NATO üyesi AB ülkelerinde 154 farklı silah sistemi kullanılıyor. ABD´de 27 ayrı silah sistemi kullanılıyor. Bununla ilgili olarak NATO içindeki koordinasyonun artması hem de silah sistemleri arasındaki uyum açısından ortaya çıkan tablonun AB üyesi ülkelere her yıl 25 milyar avro maliyet çıkardığı Avrupa Komisyonu yetkilileri tarafından da bildiriliyor. Bütün bu tablo ortadayken, sadece Türkiye´nin farklı bir silah sistemi alması sanki bütün tabloyu bozuyor gibi yaklaşımın gerçeklerle uyuşmadığını belirtmek isterim.”

‘TÜRKİYE´NİN GEREKLİ HAZIRLIKLARI YAPTIĞI AÇIKÇA ORTAYA KONULMAKTADIR´

Çelik, Suriye´nin kuzeyinde kurulması planlanan güvenli bölgeye ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, “İlk ortak keşif uçuşu 24 Ağustos´ta yapıldı. Müşterek Harekat Merkezi´nin kurulmasından 12 gün sonra gerçekleşmiş oldu. Burada herkesin gözü önünde gerçekleşen bir tablo; PYDYPG´nin bu güvenli bölgeden çıkarılması gerektiği, bu güvenli bölgeye Suriyelilerin geri dönmesini sağlayacak şekilde buranın yapılandırılması gerektiğini ve güvenli bölgenin Türkiye kontrolünde olması gerektiğini büyük bir hassasiyetle takip ediyoruz. 

Türkiye bu güvenli bölgenin müttefiklerimizle birlikte, koordinasyon içinde gerçekleşmesini arzu eder. Ama bununla ilgili geçmişte yaşadığımız oyalama süreçleri söz konusu olursa, burada Türkiye´nin kendi güvenlik ihtiyaçları bakımından gerekli hazırlıkları yaptığı açıkça ortaya konulmaktadır. Önemli olan burada müttefiklerimizle bunu gerçekleştirmek, koordinasyon içinde gerçekleştirmek şeklindeki iradenin altını çiziyoruz. Bu şekilde gerçekleşirse, Türkiye kontrolünde güvenli bölge olursa, PYDYPG oradan çıkarılırsa, tüm bunlar müttefiklerimizle beraber Suriye´nin toprak bütünlüğüne dönük olarak olumlu bir işe imza attığımızı ortaya çıkaracaktır” dedi.

´RUM KESİMİ TÜRKİYE´NİN GARANTÖRLÜĞÜNÜ ZAYIFLATMAYA DÖNÜK AÇIKLAMALAR YAPIYOR´


AKP Sözcüsü Çelik, Oruç Reis araştırma gemisinin 30 Ağustos´ta Antalya´ya ulaştığını ve Doğu Akdeniz´deki çalışmalara katılacağını belirterek, “13 Temmuz´da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) makamları, `Ortak bir komite kuralım, Rum kesimiyle bu kaynakları nasıl değerlendireceğimizi kararlaştıralım´ dediğinde otomatikman her adil paylaşım kararına olduğu gibi Rum yönetimi tarafından reddedildi. Rum yönetimi, KKTC´deki kardeşlerimizin güvenliklerinin ve hakmenfaatlerinin garantisini sağlayan Türkiye´nin garantörlüğünü zayıflatmaya dönük açıklamalar yapıyor. Basiretsiz bir şekilde, `Garantörlük modası geçmiş bir mekanizmadır´ diye açıklamalar yapıyorlar. Aynı zamanda da tek taraflı olarak KKTC´nin haklarını zedeleyecek adımlar atmaktan çekinmiyorlar. Gerçekten bu konuda düşündükleri şey, o kaynakların adanın tamamı için kullanılmasıysa; burada yapmaları gereken ilk iş, KKTC makamları tarafından dile getirilen ortak komite kararına pozitif yaklaşım sergilemeleri olacaktır” diye konuştu.

`ATATÜRK´E SAYGI KONUSUNDA DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI´NIN BİR PROBLEMİ YOKTUR´

AKP Sözcüsü Çelik, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayınlanan 30 Ağustos hutbesinde Atatürk´ün adının geçmemesine yönelik eleştirilerin hatırlatılması üzerine konuşan Çelik, “Diyanet İşleri Başkanlığı önemli bir kurumdur. 

CHP´nin Diyanet İşleri Başkanlığıyla hem kurumsal, hem ideolojik bir kavgası olduğunu, bu kuruma karşı son derece temelden kurum ne yaparsa yapsın, ideolojik hoşnutsuzluğu olduğunu biliyoruz. Burada Cumhurbaşkanımızın da Diyanet İşleri Başkanımızı gerek kurumu yönetmesindeki performansı, gerek PKK ve FETÖ´nün propagandalarına karşı faaliyetleri sebebiyle takdir ettiğini belirtmek isterim. 

Atatürk konusunda herhangi bir tartışma yoktur. Ülkemizin kurucu önderidir, minnetle ve saygıyla anıyoruz. Osmanlı İmparatorluğu ile Türkiye Cumhuriyeti´ni kavga ettirmeye gerek yoktur, hepsi bizimdir. Büyük bir devlet geleneğinin binlerce yıllık takipçileriyiz, mirasçılarıyız. Atatürk´e saygı konusunda gereken ihtimamın gösterilmesi konusunda Diyanet İşleri Başkanlığı´nın bir problemi yoktur. Zaman zaman, ibadetin parçası olarak gündeme getirilen çeşitli konuşmalarda belli bir gündeme odaklanarak bu tartışmalar yapılıyor, ama dergilere Diyanet İşleri Başkanı´nın konuşmalarına, dualarına bakarsanız bu iddiaların boş olduğu gereken saygının gösterildiğini söylemek isterim. 

Diyanet hassas bir kurumdur, günlük siyasi polemiklerin dışında tutulmalıdır. Devletin bütün kurumları Gazi Mustafa Kemal Atatürk´e gereken saygıyı gösterme konusunda hassasiyet içindedir. Diyanet´in ve Diyanet İşleri Başkanının bu hassasiyete sahip olduğunu görüyoruz. Bununla ilgili herhangi bir problem yoktur” değerlendirmesinde bulundu.

`GÜVENLİK İHTİYACIMIZI F35´LERLE GİDERMEK İSTİYORUZ´

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan´ın Cuma namazı çıkışında gazetecilere yaptığı açıklamada söylediği, `Amerika şu andaki tutumunu devam ettirirse, biz tabii başımızın çaresine bakacağız. Yani ‘Su35 mi, F35 mi, Su57 mi?´ sözlerinin ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu´nun, `Biz hiçbir zaman Rusya´dan satın almayı planladığımızı söylemedik. Biz, Norveç´in sde partnerlerden biri olduğu F35 programının bir parçasıyız´ açıklamasının çelişip çelişmediği yönündeki soruyu yanıtlayan AKP sözcüsü Çelik, şunları söyledi:

“Şu açık bir şekilde söyleniyordu zaten, Cumhurbaşkanımız tarafından dile getiriliyor; bizim aslında F35´ler hakkımız, üretimin başından beri varız. Ama hakkımız olan konuyu bloke etmeye çalışıyorlar. Başkan Trump da ifade etti, sebep olarak Patriot yerine S400 almamızı gündeme getiriyorlar. 

Trump da ifade etti Obama döneminde Patriot almak istemişiz, bize satılmamış. Hem almak istiyorsunuz, hem satılmıyor hem de güvenlik ihtiyacınızı başka bir silah sistemiyle giderdiğiniz zaman F35´lerdeki hakkınız düşürülmeye çalışılıyor. Türkiye´nin gerek hava savuma sistemini, gerek diğer silah sistemlerini güçlü olması, müttefiklerimizin de lehinedir. 

Çünkü Avrupa´nın sınırı Türkiye´den başlamaktadır. Suriye´deki istikrarsızlığın benzerine sahip müttefikimiz yok. Irak´tan karşı karşıya kaldığımız terör tehdidine sahip herhangi bir komşumuz yok. Bu derece istikrarsız bir sınır, herhangi bir müttefikin sınırı olsaydı, Suriye ve Irak´taki gibi bin 295 kilometrelik terör örgütlerinin cirit attığı sınır söz konusu olsaydı, Almanya, İngiltere, Fransa ne tür tedbir alırdı? ABD böyle bir güvenlik tehdidinin olmadığı Meksika sınırıyla ilgili hangi tartışmaları yaşamaktadır. 

Burada bahsettiğimiz, biz bu ihtiyacımızı F35´lerle gidermek istiyoruz. Ama F35´lerle ilgili olarak, bu ihtiyacımıza bir blokaj söz konusu olursa, tabii ki bu ihtiyacımızı bir şekilde başka bir yerden karşılamak durumundayız. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu çerçeve bu şekildedir.

 Dışişleri Bakanımızın ifadesinde bir çelişki yok. Kendisi de benzer konularda aynı şeyi söylüyor. Önceliğimizin F35 almak olduğu, ama bu önceliğimize, irademize rağmen NATO üyesi olarak buna bir takım ideolojik sebeplerle blokaj uygulanırsa, o zaman Türkiye´nin egemen devlet olarak kendi güvenlik ihtiyacını başka bir tedarikle gidereceği ifade edilmiştir.”

`ÇEŞİTLİ DİLİMLERDE ÇEŞİTLİ RAKAMLAR ORTAYA ÇIKABİLİYOR´

Büyüme rakamları hakkında konuşan AKP Sözcüsü Çelik, “Çeşitli dilimlerde çeşitli rakamlar ortaya çıkabiliyor. Ama genel olarak baktığımız Türkiye´nin karşı karşıya kaldığı ekonomik saldırı sonrasındaki dengelenme durumunun başarıyla devam ettiği, tedbirlerin sonuçlarını vermeye başladığıdır. Çeşitli çeyrek dilimlerde farklı büyüme rakamları ortaya çıkabilir, önemli olan toplama bakmaktır. Yaptığımız iş bütün saldırılara rağmen doğru politikalarla bu süreci geride bırakmak sonucunu doğuracaktır” dedi.

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Suriye'yle normalleşme sürecinde kritik açıklama. "Hazırız" mesajı verildi. Son anketten Cumhur İttifakı'na soğuk duş! Hem Saray'da hem Meclis'te tablo değişiyor Özgür Demirtaş'tan Hülya Avşar'a ters köşe yapan öneri. Hülya Avşar zenginlikten dert yanmıştı AKP’den Yüzde 40 hamlesi