Ana Sayfa
18 Kasım 2020 ( 856 izlenme )
Reklamlar

AKŞENER'DEN ERDOĞAN'A "EVİNE GERİ DÖN" ÇAĞRISI...

Saray'dan derhal çıkın evinize geçin. Devlet kurumları pahalı pahalı kiralarda oturuyor, oralardan çıkarın saraya yerleştirin, siz de evinize geri dönün 


Akşener'in konuşmasından satır başları:

Konuşmama, Samsun Çarşamba’ya selam göndererek başlamak istiyorum.Çarşamba Ovası’na, apar topar yapılmak istenen Biyokütle Enerji Santrali’ne karşı, büyük bir mücadele veren kardeşlerimiz var. Onların dik duruşu sonucunda, yerel mahkeme, 10 Mayıs’ta inşaatı durdurup, ÇED raporu istemişti. Öğrendik ki, Danıştay kararı bozmuş, bilirkişi raporu istemiş.

Bilirkişi heyeti şu anda orada.Önemli bir tarım alanımız olan Çarşamba Ovası’nı korumaya, veya betona teslim etmeye bu heyet karar verecek. İYİ Parti olarak, tarım arazilerimize göz dikenlerin karşısındayız.Milletvekillerimizle, Samsun teşkilatımızla süreci takip edeceğiz, Ve Allah’ın izniyle Çarşamba Ovamızı betona ve ranta feda etmeyeceğiz.

Geçtiğimiz Pazar günü, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 37’inci yılıydı.Kutlu olsun! Büyük devlet adamımız, mücahit Rauf Denktaş’ı rahmetle ve minnetle anıyorum. Kıbrıs’ın mücadelesinde toprağa düşen aziz şehitlerimizin ruhları şad olsun. Cenabıhak, gazilerimizden bin kere razı olsun. Bu vesileyle, Maraş kararı için emeği geçen herkese teşekkür ederim. Kuzey Kıbrıs topraklarının her bir santimetrekaresinde, söz ve yetki hakkı Kıbrıs Türkleri’nindir. İYİ Parti olarak her hal ve koşulda, daima kardeşlerimizin yanında olacağız. Çünkü biz inanıyoruz ki; o kutlu gün gelecek, dünya Kuzey Kıbrıs gerçeğini tanıyacak. Çünkü biz biliyoruz ki; Kıbrıs Türktür, Türk kalacak! 

Siyasette yoğun bir haftayı geride bıraktık.Pandemi tehdidinin arttığı bu günlerde, Türkiye’nin atacağı her adım, bugünü olduğu kadar, yarını da etkileyecek. Böyle günlerde, devlet ciddiyetle önlem almak, milletimize güven vermek çok önemlidir. Çünkü böyle zamanlarda, söylenen her söz, atılan her adım, insanımızı ya rahatlatır, ya da endişelendirir. O yüzden, devleti idare edenlerin, böyle zamanlarda dikkatli olması gerekir. Çünkü böyle sıkıntılı günlerde, vatandaş devletine güvenmek ister. Doğruları duymak, doğru işler yapılacağına inanmak ister. Ne var ki, uyarılarımıza rağmen, pandemi konusunda, milletimizde bir güven bunalımı oluştu. 

Milletimiz elbette bu konuda, hangi noktada olduğumuzu bilmek isteyecek.Bu sadece bir istek değil, bu bir haktır.Vatandaşınızı, böyle bir tehlikeyle ilgili olarak, açık ve doğru bilgilendirmeniz gerekir. Bu iş, siparişle ürettirdiğiniz, sahte enflasyon hesabına benzemez. Söz konusu olan vatandaşımızın sağlığıdır, hayatıdır. Pandeminin ilk gününden bu yana, samimiyetine inandığımı ifade ettiğim, Sayın Sağlık Bakanı’nın zor durumda olduğunu görüyorum. Ekonomideki her rakamla, kafalarına göre oynayıp, yanlış hikayeler yazan bu iktidarın, pandemi konusunda da benzer bir alışkanlık edindiğine şahit oluyoruz. İktidarın, milletimize akşam üstleri açıkladığı rakamlar, maalesef artık inandırıcı değil.

Bakın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin resmi rakamları ortada.Mesela geçtiğimiz hafta sonu, 14 Kasım Cumartesi günü, Sağlık Bakanlığı, tüm Türkiye’deki, pandemi kaynaklı can kaybını, 92 olarak açıkladı. Oysa aynı gün, defin raporlarına göre, sadece İstanbul’da, salgın hastalık dolayısıyla, hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı 164. Yani sadece İstanbul’da, Bakanlık rakamlarının iki katı insanımızı kaybetmişiz.

Yine sağlık Bakanlığının açıkladığı rakamlara göre, pandeminin başından bu yana,Türkiye’de toplam, 11 bin 418 vatandaşımız hayatını kaybetti. Ancak yine İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin rakamlarına göre, 14 Kasım tarihine kadar, sadece İstanbul’da, hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı 9872.Bu işte bir gariplik var. Çünkü şeffaflık yok, dürüstlük yok. Hal böyleyken, Sayın Koca’nın da artık bir karar vermesi gerekiyor. Salgının ilk gününden bu yana sürdürdüğü çalışmalarına gölge düşürmemek için, gerçekleri milletimize anlatması gerekiyor. Çünkü gerçekleri bilmek en doğal hakkımız. Bizi ilgilendireni, bizden saklayamazsınız. Siyasi hesaplarınız, vatandaşlarımızın sağlığından, ya da canından önemli değildir. Buradan iktidara sesleniyorum;Pandemi kontrolden çıkmış görünüyor.Özellikle İstanbul’daki tablo tam bir felaket. Söz konusu olan, vatandaşlarımızın canı. Burada başka hesaplar yapılmaz. Hele siyasi hesap hiç yapılmaz. Çok geç olmadan, uzmanlara kulak verin. Akla, bilime kulak verin.Dün akşam açıkladığınız yarım yamalak tedbirler yerine, Hiç vakit kaybetmeden, aslında 21 gün gerekiyor da ekonominin durumu ortda, 14 günlük, kesintisiz bir sokağa çıkma kısıtlaması ilan edin.

Şartlar ne olursa olsun, vatandaşımız ne yaşarsa yaşasın, Sayın Erdoğan’ın ve arkadaşlarının enteresan bir alışkanlığı var: Sürekli müjde vermeye bayılıyorlar. Memleket ne kadar kötü durumda olursa olsun, onlar her koşulda partiliyorlar. Sürekli bir düğün dernek havası içindeler… Damat, Hazine ve Maliye Bakanı oldu, haydi eller havaya. Damat istifa etti, haydi eller havaya. Faizleri düşürdük, haydi eller havaya. Faizleri artırıyoruz, haydi eller havaya. Euro 10 lira oldu, yaşasın rekabetçi kur. Euro 9 liraya indi, yaşasın kurla mücadelemiz. Devlet mi yönetiyorlar, oynamaya bahane mi arıyorlar belli değil…Sayın Erdoğan, geçen hafta bir müjde daha verdi. İktidarının 19’uncu yılında, aklına daha yeni gelmiş, ekonomi ve hukuk reformu yapacakmış.Bir de bunu, öyle bir müjdeliyor ki… Sanki ekonomiyi de, hukuku da kendisi keşfetmiş.Sayın Erdoğan, ne büyük bir keşif yaptın sen öyle ya?... 19 yılın sonunda, ekonomi ve hukuk kelimelerini aynı cümle içinde kullanmayı başardın. Covid aşısını bulan, Türk bilim insanlarını gölgede bıraktın. Dünya kamuoyunun aklını başından aldın.Vatandaşımız için küçük, ama senin için çok büyük olan, adeta Nobellik bu adım için, seni yürekten tebrik ediyorum...

Keşke samimi olsalar. Keşke sıkıştıkça müjde verip, salondan çıkar çıkmaz verdikleri müjdeyi unutmasalar. Ama yapamazlar, çünkü bu bir zihniyet meselesi. Türkiye’nin elbette yapısal reformlara ihtiyacı var. Biz bunu, 3 yıldır söylüyoruz. Ama bu reformları bu zihniyetle yapamazsınız. Bu reformları, bu beceriksiz kadrolarla yapamazsınız.Bu reformları, “Önce millet, önce memleket.” demeden yapamazsınız. 

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Ekonomik Çöküş Erdoğan'ın O Sözleriyle Başladı! Saray İttifakı Anlaştı, Planları Belli Oldu AKP'li kadın, ekonomiyi eleştirenleri tehdit etti CHP Milletvekili Burcu Köksal'dan Meclisi Sallayan Konuşma