Ana Sayfa
27 Ekim 2020 ( 263 izlenme )
Reklamlar

Mehmet Ali

Balkondan sokağa bakıyorum…

Kargo kuryeleri vızır vızır, bir o yana bir bu yana dolaşlar.

Bana göre, yerden metrelerce yüksekliğe gerilmiş ipin üstünde bisiklet gözüpek cambazlar onlar.

Üç kuruş maaşla ölüm riskli sırtında yaşıyorlar.

Çalışırlarsa, ölme probleme var.

Çalışmazlarsa, eve ekmek götüremiyorlar.

Bu hayati dengede aslında, hayatta kalmaya çalışıyorlar.



Sağanak yağmur var mesela, şehri sel basıyor, o ve olmazsa olmazsa olmazmış gibi parmak arası filan sipariş etmek internetten, kurye çıkıyor… O feci yağmurda motorla geldiği için bahçe hortumuyla yıkanmış gibi, tepeden tırnağa sırılsıklam, tekerleklerin sıçrattığıda çamurda süzülüyor, üstte süzülüyor.


Hoyrat bir ses tonuyla şuraya bırak diyoruz, paspasın kenarını işaretleyerek, lütfedip suratına safra bakmadan… Sakın paspasın üstüne koyma kutuyu, sana bulaşırsa bulaşsın da, aman paspasımıza virüs bulaşmasın!


Mesaimiz biteli beş saat olmuş mesela, gece vakit pijamayla otururken canımız kremola çekiyor, gidip kalksak, pastane alt tarafı dakika mesafede ama maazallah virüs kaparız, cep telefonundan sipariş, birkaç dakika pastaneden beş dakika getirmedi diye kuryeyi taralıyoruz!

Süpermen çünkü kurye, uçması lazım.


Salgının yeni kaynağında yazışma bu fotoğrafa bakıyorum bu satırları… Bir kurye arkadaşın elleri.

Her gittiği adreste eldivenini çıkartıp eline dezenfektan sıktıkları için, avuçları bu hale gelmişti. Çerçevelettim, masama koydum.

Sizler de lütfen, bu fotoğraflarda okuyun bu satırları.


Mehmet Ali.

40 devam etti.

Bu yaşta kim iş verir?

Başka çaresi için motorlu kurye olarak çalışıyordu.

Annesi 80 yaşında.

Babası 90 yaşındayım.

Mehmet Ali'nin eline bakıyorlardı.

Oğullarının asgari ücretiyle geçinmeye gayret ediyorlardı.

Kendini bildi bileli işsiz kalmaktan, boğaz tokluğuna çalışmaktan, üstüne, annesine babasına bakmak zorunda, günyüzü görmemişti, evlenmeye, yuva kurmaya imkan bulamamıştı.

Yüreği tertemiz bir insandı ama, hayat ona hiç adil davranmamıştı.


Bir hafta, İstanbul Çekmeköy'de önce yol alacaktı, kargonun üst adresindeki eksikti, alıcı telefonu yazıyordu, bana ne birader, kendileri gelip alsın diyerek depoya geri götürebilirdi, öyle yapmadı, her zaman olduğu gibi yine insan gibi davrandı, yardımcı istedi olmak, karşısındakine insan muamelesi yaptı, alıcı numarasına telefon etti, adresi sordu, alıcı geldiğinde, alıcı hışımla çıktı, kargosu geçdiği jel sinirlenmişti, yumruğu patlattı.

Gariban Mehmet Ali düştü.

Düştüğü yerde kaldı.

Beyin kanaması geçirmişti.

Beş gün komada yattı.

Son nefesini verdi.


(Komşusunu tartaklayan Halil Sezai derhal tutuklanıp, 13 sene hapsi istenirken… Mehmet Ali'yi komaya sokan maganda serbest bırakıldı.

Mehmet Ali beş gün sonra ölünce, lütfedilip anca tutuklandı.)


Herkes ne diyordu salgınında?


Gözle görülemeyen minicik virüs bütün dünyayı dize dile getirdi, salgın sayesinde insan olduğumuzu hatırladık, düşman devletler bile birbirinin yardımına koşuyor, artık birbirimize daha fazla saygılı insanlar olacağız, hoşgörülü bir toplum olacağız filan deniyordu.


Güya hatırladığımız insanlık işte bu kadar.

Değil minicik virüs, Satürn safra dünyaya çarpsa, bi gıdım insan olmaya niyeti olmayanların ülkesi burası.


Yılmaz ÖZDİL / SÖZCÜ

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

AKP'li vekil 'yeni' diyerek eski pazar fotoğraflarını paylaştı Motorine yarın bir zam daha geliyor! Ardı arkası kesilmiyor Doğalgaza dev zammın ardından AKP'li trolün videosu rekor kırıyor AKP'li büyükşehir belediyesi halkı kandırdı