Ana Sayfa
20 Şubat 2021 ( 1432 izlenme )
Reklamlar

'Recep Tayyip Erdoğan Türk Milleti'ne Pahalıya Patladı'

Meral Akşener'in Başdanışmanı İzmir Milletvekili Dr. Aytun Çıray, Sözcü Gazetesi Yazarı Uğur Dündar'a birbirinden çarpıcı açıklamalar yaptı. Çıray, “Bütün alanlarda kararları ve politikaları Erdoğan kadar Türk Milleti'ne pahalıya patlayan ikinci bir siyaset insanı çıkmamıştır” dedi.

Uğur Dündar'ın Gara operasyonu ve şehitlerimizden tutunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ekonomi ve dış politikalarına kadar gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Aytun Çıray, bakın neler söyledi?
" Değerli okurlarım, 

Bugün İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in Başdanışmanlığı'na getirdiği İzmir Milletvekili Dr. Aytun Çıray'la, 16 vatan evladının şehit düştüğü Gara Operasyonu başta olmak üzere Türkiye'nin yakıcı gündemini konuşacağız.

★★★

UĞUR DÜNDAR (U.D.): Sayın Çıray, şehitlerimizi rahmet ve minnetle andıktan sonra şunu sormak istiyorum: Siz hain PKK'ya karşı yapılan Gara Operasyonu sonrasında Milli Savunma Bakanı Sayın Hulusi Akar'a TBMM aracılığı ile sorular yönelterek, “Kendinizi başarılı buluyor musunuz?” dediniz. Bu soruyu sorma ihtiyacını neden hissetiniz?

AYTUN ÇIRAY (A.Ç.): Mekanları cennet olsun. İşte biz o şehitlerin ve şehit ailelerinin hakkını arıyoruz. Bu vatanseverliğimizin gereğidir. Çünkü Türkiye'yi, verdiğimiz şehit sayısı ile övünen bir zihniyet yönetiyor. Uğur Bey ben, milli güvenliğimizi ilgilendiren açıklamalar yapmadan mutlaka uzmanları ile konuşuyorum. Müsteşarlık yapmış olmanın etirdiği bir deneyimle kılı kırk yarıyorum. Gara Operasyonu'nun asla alınmaması gereken bir risk olduğunu alenen emekli kurmay komutanlarımız da söylüyor. Nedenini büyük bir vuzuhla açıklıyorlar. 

Peki bu olağanüstü risk neden alındı?

Çünkü buhran koşulları, ona oy veren seçmenlerin gözlerinin açılmasını sağlamaya başlatmıştı. Gerçek bir zafer olduğundan şüphe etmeyecekleri bir başarı gerekiyordu. Muhtemelen bu nedenle alınamayacak kadar büyük risk aldılar. Üstelik etrafında ona gerçekten sadık liyakatli kimse kalmadığı için uyaran da olmadı. Ama kaybedilen on altı vatan evladı, on altı candı. Şehitlerimizdi.

İçimiz yanıyor…

Burada daha feci olan şey, başarı şansı zaten çok düşük olan bu operasyonun mutlak bir başarısızlıkla sonuçlanması için adeta yapılması gereken ne varsa yapılmış olması. Kandil'deki PKK canileri 8 Şubat'ta kongre salonunda verileceği dünya aleme ilan edilen müjde haberinin, Gara Operasyonu'yla ilgisini tahmin edememişlerse bile ABD tarafından tahmin edilmiştir. Acaba PYD/YPG'nin 
Suriye'deki müttefikleri ABD, operasyon konusunda bilgilendirildi mi? Çünkü Milli Savunma Bakanı Sayın Akar'ın açıklamalarından, doğrudan rehine kurtarma operasyonu olmasa bile, bu operasyonun koşullarını hazırlamak için gerçekleşen Pençe Kartal 2 Operasyonu'nun bölgedeki dost ve müttefiklerimizle koordineli bir şekilde yürütüldüğünü öğreniyoruz. Bu, aslında operasyonun gizliliği 
konusunda çok hayati bir güvenlik açığının söz konusu olması demek. 

Yeni anayasa girişimlerini de aynı çerçeveye mi yerleştiriyorsunuz?

Elbette. Ancak burada biraz daha fazlası var.

GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER DEMOKRASİ PROJEMİZE DESTEK

Ne gibi?

Tarihimizin en ağır buhranı, önümüzdeki cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimlerinden Cumhur İttifakı'nın başarıyla çıkmalarını neredeyse imkansız hale getirmiştir. Üstelik “ucube rejimin” otokratik bir baskı ve yoksulluktan başka bir şey vaat edemeyeceği de milletçe anlaşılmıştır. İYİ Parti'nin güçlendirilmiş parlamenter anayasal demokrasi ve cumhuriyet projesi, vaat olarak bile olağanüstü ilgi 
görmüş, mevcut rejimin sürdürülmesinin imkansızlığı konusunda genel bir kanaat oluşmuştur.

Bu tespitlerinizin “yeni anayasa” teklifi ile ilişkisi nedir?
 
İlk amacı, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” dedikleri ucube rejim hakkındaki olumsuz kanaati etkisizleştirmektir. Yeni anayasanın muhtemel bir diğer amacı, 2023 Haziran'ında yapıldığı takdirde, anayasanın mevcut cumhurbaşkanının yeniden aday olmasını engelleyen 101. Maddesi'nde ve cumhurbaşkanının seçilmesi için gerekli %50+1'i sağlayamayacakları için değişiklik arayışıdır. 

Ancak yeni anayasanın yapılması ve onun referanduma götürülmesi için Meclis çoğunlukları yok…

BÖLÜNMÜŞ HDP İLE 360 OYA ULAŞMAYI AMAÇLIYORLAR

Çoğunluğu temin etmek için, ‘oltaya gelebilecek kesimlere yem kabilinden' bazı maddeler pekala yeni anayasaya konulabilir. 1921 Anayasası'nın gündeme getirilmiş olması boşuna değildir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerel özerklik konusunda bu anayasadan kalkılarak yapılan yorumların özellikle ayrılıkçı Kürt siyasetçilerine ve özellikle onların başta Biden Amerika'sı olmak üzere, AB 
içindeki destekçilerine çekici geleceği hesabı içinde olabilir. Dolayısıyla ‘yeni anayasa' projesi, Cumhurbaşkanı açısından şu ana kadar izlediği referandumlardan kutuplaşma ve buna bağlı olarak seçim başarısı devşirme stratejisinden ibaret.

Uygun olması başarıyı garantiliyor mu?

Kesinlikle hayır!  Bunun hayata geçirilebilme ihtimali, başta anayasanın değiştirilmesi bile teklif edilemeyecek ilk 4 maddesi ve Meclis aritmetiği olmak üzere neredeyse sıfırdır. Bence Apo'nun da yardımını alarak bütün oyunu HDP'yi bölmek üzerine kurmaya çalışıyorlar. Ancak bu yola girenleri bekleyen son, Türk Milleti tarafından bir daha çıkamayacakları şekilde sandığa gömülmektir. 

Son zamanlarda tarihimizin her açıdan en ağır buhranını yaşadığımızdan söz ediyorsunuz. ‘Her açıdan' vurgusuyla neyi kastediyorsunuz?
 
Sayın Dündar; yaşadığımız ekonomik kriz çok ağır sosyal sonuçlar yarattığı için artık bir ekonomik buhrana dönüşmüştür. Ne yazık ki AKP, yirmi yıllık iktidarında bizi adım adım tarihimizin bu çok boyutlu, çok katmanlı en ağır buhranına adeta planlı bir kararlılıkla sürükledi. Milletimiz, bugün Cumhuriyet tarihinde, 2. Dünya Savaşı yılları hariç, hiçbir kuşağın şahit olmadığı derinlikte bir ekonomik buhran yaşıyor.

Ekonomik krizin çok katmanlı bir buhrana dönüştüğünü neye dayanarak iddia ediyorsunuz?

Maalesef karşı karşıya kaldığımız durum ABD'nin tarihteki “Büyük Buhran”ını andıran tabloları ortaya çıkarmaya başladı. 10 Şubat akşamı İstanbul'da büyük bir trajedi yaşandı. Batmanlı çok genç bir çift, bir buçuk yaşındaki çocuklarını ablalarına bırakıp, evlerine gitti. Abla, anne babanın çocuklarını almak için dönmemeleri üzerine durumdan şüphelendi. Kardeşlerinin yaşadığı eve, ev sahibindeki yedek anahtarla girince, genç ana babanın ölü bedenleriyle karşılaştı. Bu acı olayın sebebi ağır yoksulluk ve bunun ortaya çıkardığı derin çaresizlik ve umutsuzluk duygusuydu. Olayın üzerinden çok kısa 

bir zaman geçmişti ki bu sefer Adıyamanlı bir gencimizin intihar haberini duyduk. Sebep aynıydı: İşsizlikten kaynaklanan yoğun çaresizlik. Ama haberdeki bir bilgi çok ürpertici ve tedirginlik vericiydi. Bu aynı ilde, Kocaeli'nde, beş gündür yaşanan dördüncü intiharmış.

Gerçekten çok acı, hepimizi derin derin düşündürmekle kalmayıp derhal harekete geçilmesi gereken olaylar bunlar.

Ne var ki, insanlarımızın büyük çoğunluğunun haberdar olmasının önüne geçiliyor.  Medyanın çok ama çok büyük bir kısmı, boşu boşuna iktidarın doğrudan mekanizması haline getirilmedi. Amaç gerçeklerin millet tarafından idrak edilmesini mümkün olduğunca engellemekti. Yandaş medya makinesinin otokratik rejimde asli olarak tek işlevi var…

 Nedir o işlev?

BUGÜN YANDAŞ MEDYANIN TEK İŞLEVİ, ERDOĞAN'IN İKTİDAR SÜRECİNİ UZATMAK

(A.Ç.). Sayın Erdoğan'ın iktidar sürecini uzatmak. Bunun için de insanımıza suni bir gerçekliği servis etmek. Bu nedenle, iktidarın uzantısı medyada millet olarak derin bir ekonomik buhranın içinde kıvrandığımızı gösteren bu genç intiharlarına yer verildiğini göremezsiniz. Ancak ekonomik kriz buhrana dönüşmüşse, algı yönetimi dediğiniz beyin yıkama geri tepmeye başlar. 

Örneğin…

Örneğin; doğalgaz bulma, yerli araba, Ay'a sert iniş yapma gibi vaatler, il kongrelerine katılan AK Partili vatandaşlarımıza bile inandırıcı gelmez. Hele 8 Şubat'ta canlı bağlantı ile katıldığınız dört il kongresinde, “İki gün sonra yapacağım millete sesleniş konuşmasını izleyin. İnşallah sizlere orada birçok güzellikleri takdim edeceğim” müjdesini verip, 10 Şubat'ta millete seslenmemişseniz… Hele ‘birçok güzellik müjdesi' 16 ocağa düşen ateşle kapkara bir habere dönüşmüşse buhranın sorumlularına millet çok ağır ders verir. Tarih bunun ibretlik örnekleriyle doludur. 

Ekonomik kriz veya sizin deyiminizle buhran, milletimizi kritik bir noktaya mı getiriyor?

Evet. Bakın damat Berat Albayrak, AKP'li bir seçmenin kendisine “Cumhurbaşkanımız Ay'a dört şeritli yol yapacağım dese, vallahi inanırız” dediğini aktarmıştı. Sözün amacı muhalefete gözdağı vermekti. Bu sözün söylendiği tarihin üzerinden üç yıla yakın bir süre geçti. Artık Albayrak yok, kayıplarda. Ancak şu anda Sayın Cumhurbaşkanı açısından muhtemel sonuçları bakımından çok daha dramatik olabilecek çok büyük bir kayıp var.

Nedir o?

ESNAF PERİŞAN DURUMDA AMA KONGRELER LEBA LEB

(A.Ç.): “Cumhurbaşkanının Ay'a dört şeritli yol” yapabileceğine inanacak AKP tabanının eriyor olması. Sayın Erdoğan da bunun farkında. Öyle olmasa Sayın Cumhurbaşkanı Covid19 salgınının mutant virüslerle üçüncü dalgaya yol açabileceği noktada bindirilmiş kıtalar halinde salonlara yığmaz, “salgına rağmen salonları lebaleb doldurdunuz” diyerek, bu kadar sağlıksız bir manzaradan bir övünç vesilesi çıkarmaya kalkışmazdı. Bu esasen büyük bir özgüvensizliğin dışa vurumu sayılabilir. Sayın Cumhurbaşkanı, maalesef, muazzam kibrinin kamufle edemediği bir özgüven aşınması içinde. Bu nedenle iş yerlerini bir yıldır ya kapatmak ya da giderlerini asla karşılamayacak çok düşük kapasitede çalıştırmak zorunda kalan yüz binlerce esnafımızın tepkilerini çekmek bahasına lebaleb dolu il kongreleri düzenliyor. Genel Başkanımızın ve muhalefetin eleştirilerini, uyarılarını hiç dikkate almıyor, kulak vermekten 
kaçınıyor.

 "RECEP TAYYİP ERDOĞAN KADAR TÜRK MİLLETİ'NE PAHALIYA PATLAYAN İKİNCİ BİR İSİM DAHA YOK"

O halde Sayın Cumhurbaşkanı'nın diğer konularda aldığı kararlar ve politikaları benzer şekilde değerlendirebilir miyiz?

Hiç şüphesiz. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, ekonomiden dış politikaya eğitimden tarıma istisnasız bütün alanlarda kararları ve politikaları Sayın Recep Tayyip Erdoğan kadar Türk Milleti'ne pahalıya patlayan, ona kendisinden önceki muadilleriyle kıyaslanamayacak maliyetler ve bedeller ödeten ikinci bir siyaset insanı çıkmamıştır. Bütün bunları adeta planlı olarak yaptığını, asli amacının “Anayasal bir otokratik bir rejim” kurmak olduğunu öne sürenlerin iddiası, hiç de temelsiz bir görüş değildir. Sayın Dündar, Türkiye tarihinin en ağır sosyaliç ve dış siyasi, kültürel ve ekonomik buhranına son birkaç yılda 

gelmedi. Böyle bir buhran, ancak bütün alanlarda çok uzun süreli negatif politikaların birleşik etkisi olabilirdi. Öyle de oldu. Ne yaparsa yapsınlar bizzat buhranın sorumlularına seçimleri mutlaka kaybettirecek olan, onların yanlış politikalarının artık milletin taşıyamayacağı kadar ağırlaşmış olmasıdır.

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

İmamoğlu Kılıçdaroğlu'na ilk defa baş kaldırdı. Her cümlesinin satır arasında mesaj verdi AKP milletvekili İsmet Uçma hayatını kaybetti Kurt ayakta dondu! Sivas bu görüntüyle çalkalanıyor… Hakimlik sınavında Türkiye ikincisi oldu mülakatta elendi