Ana Sayfa
05 Şubat 2020 ( 2083 izlenme )
Reklamlar

AKP Yaptıklarının Sonucundan Korkuyor

Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, güncel gelişmelere dair değerlendirmelerde bulundu. Baş, bekçiler için kanun teklifine tepki göstererek, "AKP yaptıklarının toplumda yarattığı öfkeden korkuyor ve milis gücü yaratıyor" dedi.

Baş, " Bu kadar karanlık bir mekanizma inşa edildikten sonra, iktidar bunun halk arasında tepki çekeceğini biliyor. Ne yapıyorlar? Bekçiler için kanun teklifi de hazırlandı ve komisyonda kabul edildi. Bakın 2018 yılı itibariyle 11398 kadrolu bekçi, 253886 polis var. 

Bu sayı, Almanya’nın, Fransa’nın, Ukrayna’nın hatta İsrail’in asker sayısından daha fazla. Şu anlama geliyor; iktidar öyle büyük bir milis kuvveti yaratıyor ki, dünyanın çeşitli ülkelerinin ordularından daha büyük bir polis ve bekçi gücü yaratıyor. AKP, yaptıklarının toplumda yarattığı öfkeden korkuyor ve “ben bu öfkeyi ancak şiddetle bastırırım” diye düşünüyor. 

Tıpkı Abdülhamit’in istibdat rejiminde olduğu gibi bu bekçilik düzenlemesiyle toplumu teslim almaya çalışıyorlar. Silah kullanma yetkisinin nasıl sonuçlar vereceği, geçtiğimiz hafta bekçilerin birbirlerini vurmaları neticesinde herkesin nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığını da çıplak biçimde gösterdi. Beline silah taktıklarında yaptıkları ilk iş kendi arkadaşlarını vurmak olan bir topluluktan söz ediyoruz" dedi.

"KIZILAY ŞEBEKENİN AKTARIM İSTASYONU OLMUŞ"

Baş'ın Kızılay'ın skandallarına dair açıklamaları ise şöyle:
Halkımız bu büyük acıları çekerken, AKP’nin nasıl bir düzen inşa ettiğini gösteren büyük bir skandalla karşı karşıyayız. “Kızılay skandalı” olarak kamuoyuna yansıyan, fakat incelendikçe, boyutlarına bakıldıkça AKP Türkiye’sinin bir minyatürü olan bir skandalla karşı karşıyayız.

Hatırlayın, depremden hemen sonra Kızılay’ın ilk refleksi fırsat bu fırsat para toplayalım olmuştu ve büyük bir tepki çekmişti. Neredeyse Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm yurttaşlarına SMS mesajları atıldı, yardımlar toplandı. Sonra öğreniyoruz ki, meğer Kızılay kendisinde toplanan paraları, hepimizin adını çocuk t czleriyle, t cvüzlerle andığı Ensar Vakfı’na aktarmış.

Neden aktarmış, çünkü Kızılay’a yapılan bağışların tamamı, yani yüzde 100’ü vergiden düşürülebiliyor. Ancak vakıflara yaptığınız bağışların ancak yüzde 5’ini vergiden düşürebiliyorsunuz. Açık ki, bir vergi kaçırma operasyonuyla karşı karşıyayız. Aynı anda hem hükümetin önem verdiği gerici Ensar Vakfı’na para aktarılmış oluyor hem vergi kaçırılmış oluyor.

Önce şunu sormak gerekiyor; vergisini daha alın teri kurumadan ödeyen milyonlarca emekçi bunu nasıl kabullenebilir. İşçilerden peşin peşin vergilerini alan devlet burada milyonlarca lira vergi kaçırılmasına göz yumuyor. Açık ki Kızılay büyük bir şebekenin aktarım istasyonu haline gelmiş.

“TORUNLAR’I 10 İŞÇİNİN ÖLÜMÜNDEN HATIRLIYORUZ”

Peki halka ait olması gereken bu parayı bir gerici vakıfa aktaran kim: Başkent Gaz. Bazen çok acı tesadüfler yaşıyoruz: Geçtiğimiz hafta herkes depremi konuşurken iktidar kendine Ahlat’ta saray yapmayı tartışıyordu. Şimdi Ankara’nın hangi sokağına girerseniz girin herkes doğalgaz faturalarının artmasından şikayet ediyor. 

Tam böylesi günlerde Başkent Gaz’ın büyük bir hırsızlığı ortaya çıkıyor. Şimdi soruyu şöyle sormamız gerekiyor: Başkent Gaz kim? Ankara’daki doğalgaz dağıtımını özelleştirme sonucu almış bir özel şirket. Başkent Gaz’ı kuran kim diye baktığımızda Torunlar’ı görüyoruz. Torunlar’ı Mecidiyeköy’de Ali Sami Yen stadının yerine yaptırdığı kulelerde çok basit tedbirleri almaması sonucu yaşamını yitiren 10 işçi kardeşimizden hatırlayacağız. 

Özelleştirmelerle zengin olan, iş c nayetiyle ünlenen bu şirket Kızılay’ı bir paravan olarak kullanıp, gerici bir vakıfı finanse ediyor. Böylece bu gerici vakıf, bu karanlık örgüt halka finanse ettiriliyor. Fotoğrafın nasıl tamamlandığını hep birlikte görüyoruz. Ensar Vakfı Kızılay’dan aktarılan parayla nerede yurt yapmış diye bakıyoruz. 

ABD’nin Manhattan bölgesinde TÜRGEV ile Ensar Vakfı ortak bir vakıf kuruyorlar. Tabi ki, Esra Albayrakların, Bilal Erdoğanların yönetim kurulunda olduğu TÜRGEV’in de böylesi bir büyük fotoğrafın parçası olmaması eksiklik olurdu. Doğrudan Erdoğan ailesi de bu işin parçası olmasaydı, o tarif ettiğimiz “mini Türkiye” fotoğrafı tamamlanmamış olacaktı."

Yüzdeyüzhaber

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

İbrahim Tatlıses'in gözlerden uzak büyüttüğü kızından sürpriz İmamoğlu paylaşımı Yiyin efendiler yiyin! İşte yeni vekil maaşları CHP'li Tanju Özcan, AKP'li meclis üyelerine çay fırlattı Davutoğlu’ndan Erdoğan’a sert uyarı: Geçmişin hesabını sorma, mahcup olursun