Metin Lokumcu davasında yeni gelişme..

334 izlenme 28 Haziran 2021
Reklamlar
Öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümüne ilişkin 13 polisin yargılandığı davanın ikinci duruşması bugün Trabzon 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Davanın ikinci duruşmasında tanıklar dinlendi. Mahkeme savcısı görevsizlik kararı verilmesini talep etmişti. Mahkeme görevsizlik kararı verdi. Dava ağır ceza mahkemesinde görülecek.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde Artvin'in Hopa ilçesinde yapacağı mitingi öncesi çıkan olaylarda polisin sıktığı biber gazı ile fenalaşıp hastanede yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu'nun ölümüyle ilgili 10 yıl sonra açılan davanın 2’nci duruşması bugün Trabzon 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme görevsizlik kararı verdi. Dava ağır ceza mahkemesinde görülecek.

Davanın ikinci duruşmasını CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, TİP Milletvekili Barış Atay, CHP eski milletvekili Yüksel Çorbacıoğlu, CHP'li Sevgi Kılıç, CHP Disiplin Kurulu Üyesi Doğuşcan Aydın Aygün, SOL Parti'den Alper Taş, Hopa, Rize ve Trabzon emek ve demokrasi platformları ile İzmir, Ankara, Diyarbakır, İstanbul, Antep ve Batman Barosu avukatları da takip etti.

15:15 Duruşma, avukat beyanlarıyla devam etti

Katılanlar vekili Avukat Mert Ekinci: Tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere olay tarihinde Hopa'da polisin müdahalesini meşru gösterecek hiç bir durum yoktur. Polisin olaydaki tavrı sesini duyurmak için sokağa çıkan tüm muhaliflere verilen bir gözdağıdır. 2011 den bugüne kadar benzer olaylarda kamu görevlileri hakkında etkin soruşturmaların yürütülmediği, caydırıcı cezaların verilmediği pek çok örnek vardır. Tanık anlatımları da olayda sanıkların olası kast ile hareket ettiğini çok ayrıntılı bir şekilde ortaya koymaktadır. Öncelikli olarak dosyada görevsizlik kararı verilmesini talep ediyoruz. Ne yazık ki suç “kamu görevlilerine” karşı işlenirse herkesin evi basılabiliyor ancak kamu görevlileri suç işlerse gereği gibi yargılama yapılmıyor. Tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere olay tarihinde Hopa'da polisin müdahalesini meşru gösterecek hiç bir durum yoktur. Polisin olaydaki tavrı sesini duyurmak için sokağa çıkan tüm muhaliflere verilen bir gözdağıdır. 2011 den bugüne kadar benzer olaylarda kamu görevlileri hakkında etkin soruşturmaların yürütülmediği, caydırıcı cezaların verilmediği pek çok örnek vardır. tanık anlatımları da olayda sanıkların olası kast ile hareket ettiğini çok ayrıntılı bir şekilde ortaya koymaktadır. Öncelikli olarak dosyada görevsizlik kararı verilmesini talep ediyoruz. Dosyada olay yerinde yargılama yapan mahkeme tarağından keşif yapılması önemlidir. Hopa’da müdahale edilen olaylar barışçıldır. Polis bu barışçıl gösteriye karşı ölümcül müdahalede bulunmuştur. Olay günü Hopa'da olağanüstü hal ilan edilmiştir. Polisin tavrına ilişkin bir video izletmek istiyoruz. Görüntü bizzat polis kamerasından çekilmiş ve polisin eyleme orantısız müdahalesini açıkça göz önüne koyuyor. İzlediğimiz videoda polisin "gebert lan gebert, vur şuna adam gibi vur" dediği bir noktada artık dikkat ve özen yükümlülüğünden bahsedilemez. Burada tartışılacak tek şey olası kasttır, bunu da tartışacağımız yer ağır ceza mahkemesidir."

13:21- Ara verilen duruşma tanıkların dinlenmesiyle devam etti

Tanık Şenol Çelik: Bir akşam öncesinden Metin abiyle haberleşmiştik. Ben o dönem muhtar olduğum için, kaymakam bizim alanı kontrol etmemiz için alanda olmamızı istedi. Alana gittiğimizde insanların horon oynadığını gördüm. Biz de kaymakam dediği için alanı gezmeye ve kontrol etmeye devam ettik. O sırada bir polisin telefon konuşmasına şahit oldum. Şöyle diyordu: “Birazdan küçük Moskova ne hale geliyor görürsünüz” dedi. Bütün çevik kuvvetin bütün bir alanı sardığını gördüm. Panzerden su ve gaz bombaları gelmeye başladı. Herhangi bir anons duymadık. Ben de gazlardan kaynaklı boğulma tehlikesi geçirdim. Sonrasında yine çıkıp polislerle konuşmaya çıktım. Metin hocanın bir yerde polisler tarafından sıkıştırıldığını gördüm. Zaten gaz yemişti Metin hoca bir de üzerine kalkanla sıkıştırıldı. Sonrasında oradan birlikte uzaklaştık ama bir daha göremedim. Sonrasında hastaneye götürüldü ve ölüm haberi geldi.

'METİN HOCA MÜDAHALEYİ DURDURMAYA ÇALIŞIYORDU'

Tanık Cemil Aksu: O gün ben orada basın görevlisi olarak bulundum. Bağımsız gazetecilik yapıyordum. Görüntü almak için meydana geldim. Meydan dediğimiz yer işlek bir yer, normal bir kalabalık vardı. Başbakan geleceği için de meraklı insanlar vardı. Ancak burası miting alanına epeyce bir uzak bir alandı. Mahalleden meydana gelene kader çok yoğun bir güvenlik önlemi vardı. Basın açıklaması için toplananların yanına geldiğimde, polisin kitlenin iki grubun arasında değil basın açıklaması yapacakları kapatan bir yerde durduğunu gördüm. Müdahale sonrasında bir curcuna ve dağılma oldu. Kaçışan kitlenin peşinden de polisin müdahalesi devam etti. Otellerin camları ve kapıları kırıldı. Ara sokaklara gaz atıldı. Meydanda yaşlı insanlar vardı. Fenalık geçirenler vardı. Metin Lokumcu yakın bir yerden horonu izliyordu. Gazlı müdahale anında da gördüm. Her yere gazla müdahale vardı. Metin hoca da onları durdurmaya çalışıyordu. Müdahelenin durdurulması için çok girişimleri oldu. Bütün bu girişimler sırasında da gazla müdahale oldu. O gün neredeyse kim yan yana geldiyse gazla karşılaştı.

Tanık Ali Rıza Özgenç: O günler de seçim atmosferiydi. Dönemin Başbakanı miting yapacağı söylendi. Hopa’da iki ana temel sorunumuz vardı. Birincisi HES’ler, ikincisi de çay tarımıyla alakalı sorundu. Bu iki temel sorunu dile getirmek için bir basın açıklaması düşündük. O alan halan daha çok kalabalık olan bir alandır, meydandır. Şenlik havası varken su ve gaz bombası atılması. Hiçbir neden yokken horon oynayan insanlara su ve gaz sıkılmasının hiçbir mantığı yoktu.

Tanık Recep Demirci: Ben Metin Lokumcu’nun öldüğünü duyduğumda hastane önüne gittim. O sırada yoğun silah sesleri vardı. Panzerlerden ve araçlardan rastgele havaya ateş açıldı. O sırada gaz ve su sıkıldı. Ben fenalaştım ve bayıldım. Hastanede müşahade altında kaldım. Uyandığımda sesler devam ediyordu. Sonrasında hastanenin önünde boş kovanları teslim alarak savcılığa teslim ettim.

'POLİSİN O GÜNKÜ TAVRI “GELDİK VE HOPA’YI SÜPÜRÜP GİDECEĞİZ” ŞEKLİNDEYDİ'

Tanık Kamil Ustabaş: 31 Mayıs 2011 günü dönemin Başbakanı’nın mitingi vardı. Bölgede HES’lerin yapılmaması için bir basın açıklaması vardı. Hopa Dereleri Koruma Platformu bunun için bir çağrı yapmıştı. Başbakan'a ve basına insanlar sesini duyurmak için Hopa Meydanı’nda toplanıldı. Ben de oradaydım. Aynı zamanda çayda kota ve kontenjana karşı da gerçekleşiyordu. Aynı zamanda çay üreticisiyim. Hopa’nın girişinde polisin yığınağı vardı. Hopa’daki iki caddede polislerle kapatılmıştı. Hopa’daki polisin 10-15 katı sanırım polis getirilmişti. Başbakan’ın miting yapacağı yerle bizim basın açıklaması yapacağımız alan arasında iki tane uluslarası yol bir tane de şehir içi yol bulunuyor. Basın açıklaması yapacak olanlar da horon oynuyordu. Horon sonrasında hiçbir uyarı yapılanmadan polis tarafından saldırıya geçildi. İnsanlar da can havliyle Dumlupınar Caddesi’ne kaçtı. Alanda toplananlara gaz ve su sıkılınca etrafta açıklamayı izleyenlerde esnafın dükkanına sığındı. Kolluk kuvvetleri o dükkanlara da gaz kullanarak, kapıları kurtar girdiler. O kadar gaz kullanıldı ki, bir dükkanın çatısı yandı. Yine Hopalı insanlar o yangını söndürdü. Aklımızın almadığı bir kolluk kuvveti yığılmıştı. Hopa gaz bulutu altında kaldı. Bir kadın kafasından yaralandı. Başbakan koruması gidip “gaz şöyle sıkılır” diyerek polisin elinden gazı alıp gösterdi. Buna çok net şahit oldum. Polisin o günkü tavrı “geldik ve Hopa’yı süpürüp gideceğiz” şeklindeydi. Niyeyse bir kenti teslim alma mantığıyla gelmişlerdi. Birçok ölü çıkabilirdi. Çıkmamasının sebebi, esnafın insanları dükkanlarında bir şekilde korumalarıydı. İlk saldırı başladığında Metin hoca saldırıyı durdurmaya çalışıyordu. Her yerden gazlar sıkılıyordu. Kolluk kuvvetlerinin önünde duran amirlere “durun ne yapmak istiyorsunuz” diyordu.

12:36- Davaya saat 13.10’a kadar ara verildi

12:20- Baroların ve derneklerin davaya katılma talepleri reddedildi

Yeşil Artvin Derneği, Metin Lokumcu davasına müdahil olmayı talep etmek için söz aldı. Yeşil Artvin Derneği adına konuşan Avukat Bedrettin Kalın: Derneğiniz Artvin’deki çevre sorunlarıyla mücadele etmektedir. Bu kapsamda Hopa’daki HES projeleriyle alakalı sorunlarda Metin Lokumcu’da her zaman yanımızdaydı.

Baroların ve derneklerin davaya katılma talepleri reddedildi.

12:10- Gaziantep Barosu Başkanı Bektaş Şarklı: Burada acılı bir aile var, biz onlar için geldik. Bu dava Türkiye açısından önemli bir dava. Hopa’da Metin Lokumcu rahmetli olduysa, başka yerlerde bu olmasın diye önemli bir dava. Yargı bugün herhangi bir düğünde kavgaya polisin oraya orantısız şekilde müdahale etmemesi açısından önemlidir. Gaz kullanımı eğitimi verilmiş biri bunu bu şekilde kullanıyorsa bunun sonucu ölümdür. Bugün vereceğiniz kararla, Türkiye’deki kolluk artık on defa düşünecek. Ama bunu yapmadığımız takdir de polis başkalarına da zarar verecek. Biz Gaziantep’ten bunun için geldik. Buradaki herkes gibi adalet ve vicdan arıyoruz.

11:53- Avukat Meriç Eyüboğlu konuşuyor

Davanın selameti açısından görevsizlik kararı vermeniz önemli. Biz her aşamada bunu tartışmaya devam edeceğiz. Adli Tıp Genel kurulu bunu işaret ediyor. Ölüm nedenlerinden biri gaza maruz kalmaysa bu dosya açısından yeterlidir. Bu salonda gaza maruz kalmayan yoktur heralde. Nasıl acı verici olduğunu bilir. Ancak şu az biliniyor. Bu gazı kullanmak işin sadece polis olmak yetmiyor. Kullanmak için belli şeylerin bilinmesi gerekiyor. Sanıkların bunu bilmemesi mümkün değil. O gün Hopa’da gaz fişeğiyle yaralananlar var. Yani Hopa’da sadece Metin Lokumcu olmayabilirdi. O gazı kullananların, 8 saat boyunca kullanılmasının ne sonuçlar doğuracağını bilmemesi mümkün değil. Bu bile ne kadar orantısız gaz kullanıldığının açıkça kanıtıdır. 8 saat boyunca gaz kullanılmıştır. Bütün Hopa bu gazlardan etkilenmiştir. Tanıklar dinlenildiğinde daha da net anlaşılacaktır. Ancak hakkaniyetli olan bu dosyadan el çekmeniz ve dosyanın ağır cezaya gönderilmesidir.

11:46- Avukat Nagihan Bulduk konuşuyor

İddianamenin eksikliğine, nitelikli kasıtla ölüme sebebiyet vermek suçundan sanıkların yargılanması talebimiz halen karşılık bulmadı. Olayın üzerinden 10 yıl 28 gün geçmiştir sanıklar hala sizin huzurunuza çıkmadı bu makul bir süre değildir. Mevcut delilleri bir kenara bırakıp yeni delil toplamak istemeniz makul süreyi bir kenara bırakıp süreyi yeniden uzatacaktır. Ölümünün nedeninde kimyasal gazla nedensellik olduğu açıkça anlatılmaktadır. Olaydaki tanıklar da Metin Lokumcu'nun doğrudan gaza maruz kaldığı belirtmiştir. Hatta mühimmatların bitip yeni mühimmat getirildiği söylemiştir. Tüm Hopa o gün gaza maruz kalmışken Metin Lokumcu'nun gaza maruz kalmamasının imkanı yoktur. Uzun süre gaza maruz kalınmasının ölümle sonuçlanabileceği raporlarla sabittir. Bunun etkisi duman ortada olmasa bile devam edebilmektedir.

11:42- Duruşma sanık avukatının beyanlarıyla başladı

Duruşmada ilk olarak sanık avukatı konuştu. Avukat, üç müvekkiline dair somut bir suç isnadı olmadığını belirtti ve beraat istedi. Üç sanığın duruşmadan veraste tutulmasını istedi: "İddianamede hala müvekkillerim ile ilgili somut iddia bulunmamaktadır. Sadece gaz kullanma ruhsatları olduğu için sanık konumundalardır duruşmadan vareste tutulmalarını talep ediyoruz."

DURUŞMA ÖNCESİ


Duruşmayı izlemek üzere Türkiye’nin değişik kentlerinden Trabzon’a gelen yurttaşlar, adliye önünde buluştu. Burada bir açıklama yapan Trabzon Emek ve Demokrasi Platformu ve Eğitim-Sen Emek Demokrasi Şube Başkanı Engin Nur, 10 yıl sonra açılan davanın kendileri için bir başarı olduğunu söyledi.
'HUKUK MÜCADELEMİZ YÜKSELEREK DEVAM EDECEK'

Nur, “Hepimizin mücadele arkadaşı olan Metin Lokumcu, bundan tam 10 yıl önce, 31 Mayıs 2011 tarihinde o coğrafyanın, halkının taleplerini o zamanki başbakana duyurmak; doğasını, yaşam alanlarını, çayını, fındığını savunmak üzere sesini duyurmak isterken polisin kullanılması yasak sayılan bir gaz bombası atması sonucu kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Aradan geçen 10 yıl içinde hukuk mücadelesini mahkemelere taşımak istedik ve bunu başardık. Bugün ikinci duruşma için bir aradayız. Bundan sonra Metin Lokumcu için hukuk mücadelemiz yükselerek devam edecek" diye konuştu.

“Metin Lokumcu onurumuzdur” sloganının ardından söz alan Avukat Meriç Eyüpoğlu ise şunları söyledi:

“İçeride çok kalabalık bir avukat kalabalığı var. Baro başkanları var. Baro yönetim kurulu üyelerinden gelenler var. Dediğim gibi Türkiye’nin dört bir yanından herkes burada. İkizdereli dostlar burada. Tabii ki bu davanın asıl sahibi Hopalılar burada. Trabzon çok yabancı bir yer değil. Ama bu davanın Trabzon’a neden getirildiğini biliyoruz. Hep söylediğimiz gibi, bu dava nerede olursa olsun takip edeceğiz."

ULAŞ LOKUMCU: ADALET ARAMAYA DEVAM EDECEĞİZ

Duruşma öncesi konuşan Metin Lokumcu’nun oğlu Ulaş Lokumcu, Metin Lokumcu davasında bir önceki duruşmada talep edilenlerin mahkeme tarafından reddedildiğini ifade ederek, “Bugün 2’nci duruşma olacak. Biz Hopa’da ne olduğunu, tanıklarla anlatmak istiyoruz. Tanıklarımızı dinleteceğiz. Tekrar keşif talebinde bulunacağız. 2011 yılında Hopa’da yaşanılan olayda neler olduğunu, polisin biber gazını nasıl kullandığını bunu bir heyetin görmesini talep edeceğiz” diyerek sonucu bildiklerini fakat adalet aramaya devam edeceklerini vurguladı.

ALPER TAŞ: LOKUMCU, YAŞAMI BOYUNCA HEM İNSANIN SÖMÜRÜSÜNE HEM DE DOĞANIN SÖMÜRÜSÜNE KARŞI ÇIKTI

SOL Parti üyesi Alper Taş ise duruşma öncesi yaptığı konuşmada 31 Mayıs 2011 tarihinde polis saldırısı ile yaşamını yitiren Metin Lokumcu’nun davasına geldiklerini ifade ederek, “Metin Lokumcu için adalet talebiyle yine Trabzon Adliyesi önündeyiz. İlk Mahkemede gördük ki bu davadan adalet çıkması zor ama biz yine de kamuoyu olarak, Metin Lokumcu’nun dostları ve yoldaşları olarak sonuna kadar bu davanın takipçisi olmaya devam edeceğiz. Metin Lokumcu’nun mücadelesinin ne kadar anlamlı ve önemli olduğu, her an yaşanan gelişmelerle kendisini ortaya koyuyor. Bugün Metin Lokumcu’ya ve onun davasına sahip çıkmak demek aynı zamanda İkizdere’ye sahip çıkmak manasına geliyor, aynı zamanda Kanal İstanbul projesi ile İstanbul’un yağmalanmasına karşı çıkmak anlamına geliyor. Metin Lokumcu bütün yaşamı boyunca hem insanın sömürüsüne hem de doğanın sömürüsüne karşı çıktı” dedi ve Metin Lokumcu’nun yolunda yürümeye devam edeceklerini açıkladı.

Artvin'in Hopa ilçesinde 31 Mayıs 2011'de, dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim mitingi yapacağı sırada düzenlenen protesto gösterilerine polisin müdahalesinde emekli öğretmen Metin Lokumcu hayatını kaybetmişti. Lokumcu'nun polisin kullandığı biber gazı nedeniyle hayatını kaybettiği Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Adli Tıp Kurumu tarafından raporlanmıştı. Biber gazı kullanımının ölüme neden olduğunu belirten raporlara dayalı ilk dava olma özelliği taşıyan Lokumcu davasından çıkacak kararın emsal teşkil etmesi bekleniyor.

MAHKEME SAVCISI GÖREVSİZLİK VERİLMESİNİ TALEP ETTİ

Mahkeme savcısı görevsizlik kararı verilmesini talep etti.

10 YILDA NELER OLDU?

31 Mayıs 2011

Artvin Hopa’da, devrimci öğretmen Metin Lokumcu 31 Mayıs 2011’de dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim kampanyası için kente geldiği sırada yapılan protestolarda polisin kullandığı biber gazı nedeniyle yaşamını yitirdi. Erdoğan, olayın ardından yaptığı açıklamada “Eli taşlı eşkıyalar Hopa’ya inmiş” dedi.

16 Aralık 2011

Trabzon Adli Tıp Kurumu (ATK), hazırladığı raporda Lokumcu’nun ölümünü ‘biber gazı ve heyecanın tetiklemesi sonucu gerçekleşen kalp krizine bağlı ölüm’ olarak tanımladı.

10 Şubat 2012

Türk Tabipleri Birliği (TTB) de 2012 Şubat’ta olayın ardından bir rapor hazırladı. Raporda, Lokumcu’nun gerçek ölüm nedeninin biber gazına maruz kalma olduğu açıklandı.

26 Eylül 2012

Hopa olaylarıyla ilgili 26 Eylül 2012’de hazırlanan müfettiş raporunda Hopa’da 22 kişinin hastaneye başvurduğu ve yalnızca ikisinin yatılı tedavi gördüğü, 17 polisin yaralandığı belirtildi. Biber gazı kullanan 20 polisin ifadesi ancak 3 yıl sonra alındı. Hopa Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan ifadelerde bazı polisler Lokumcu’nun güvenlik görevlilerine taş ve sandalye attığını öne sürdü.

27 Temmuz 2020

ATK ve TBB’nin 2012’deki raporlarına rağmen Lokumcu’nun ölümüne ilişkin iddianame 2020’de hazırlandı. Dönemin Artvin İl Emniyet Müdürü Muhsin Armağan, Hopa İlçe Emniyet Müdürü Fatih Ünlü ve 13 polis hakkında ‘taksirle ölüme neden olma’ gerekçesiyle dava açıldı.

23 Aralık 2020

Dava, 24 Aralık’ta Hopa Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlamadan bir gün önce ‘güvenlik’ gerekçesiyle Trabzon’a nakledildi.

21 Nisan 2021

Metin Lokumcu’nun ölümünden sorumlu olan polisler ve mülki amirler 10 yıl sonra ilk defa yargılanmasına başlandı. Duruşma 28 Haziran'a ertelendi.

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Barış Soydan mal varlığını satıp çıkışa hazırlanan AKP'liyi açıkladı Çocuklarına Recep Tayyip ismini veren Erdoğan ailesi mahkemede sildirerek bakın hangi ismi verdi Türkiye'de gizli Afgan Ordusu. Nerede gizleniyorlar Kılıçdaroğlu'ndan Bakan Yerlikaya'ya: Ülkesini seven herkes ona destek versin