Mansur Yavaş'ın saygınlığını hedef alan "saygınlık"

31 Mart yerel seçimleri sırasında attığı iftira ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'a "senet" davası açılmasına neden olmuştu. Yavaş'a kurulan komplonun "saygın" şahsiyeti olarak günlerce iktidar medyasının ekranlarında, manşetlerinde "saygınlığı" ile boy gösterdi.

Zaten "saygınlığı" bizzat AKP sözcüsü Ömer Çelik ve Cumhur İttifakı'nın Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Özhaseki tarafından ilan edilmişti. Haliyle, bu "saygınlığı" duyurması kalmıştı yandaş basına...

Kesgin'in "saygınlığını" günlerce sergilemesine imkân verdiler. Bu "saygın" kişiliğin iftiralarını, "Mansur Yavaş'ın sahte senet skandalı, Mansur Yavaş'ın sahte senetle mağdur ettiği iş insanı anlatıyor, Mansur sahte senetle hayatımı mahvetti, CHP'li Mansur'un büyük vurgunu ayağına dolandı..." gibi başlıklarla servis ederek, Mansur Yavaş'ta bir saygınlık bırakmayacaklarını düşündüler.

Hepiniz duydunuz. Bu "saygın isim" çocuk pornosu görüntüsü bulundurmaktan 3 yıl hapis cezası aldı. Peki, Kesgin'i tanımadıkları için mi "saygın" diye tanıttılar seçim döneminde? "Saygınlığını" biliyorlardı oysa! Zira, Kesgin'e çocuk pornosu görüntüsü bulundurmaktan 2017'de açıldı dava. Böyle "saygın" birisinin, kullanılmaya da gayet elverişli olacağı düşünüldü. Ancak o saygınlık, seçimi kazandıramadı Cumhur İttifakı'na...

Muhteremlerin bir diğer iş adamı da, hayırseverliği ve cari açığı tek başına kapatması ile ünlü Reza Zerrab idi. Plaket bile vermişlerdi. Sonradan Zerrab'ın kendileri nezdindeki akıbetinin ne olduğu herkesin malumu. Kesgin için şu an sessizler. Onun akıbeti ne olur? Kendilerini kandırdığından mı bahsederler yoksa cezaevine gidip ziyaret mi ederler, kesin bir kanaat getirmek güç. Öyle ya, millete küfreden bir isim, "en saygın" iş adamlarından biri halen daha...

Diyeceğim ki şimdi, "kamuoyu vicdanı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'a karşı bu şahsın iftiralarını kullanarak seçim sürecinde her türlü hakareti yapan başta Mehmet Özhaseki olmak üzere AKP'li yetkililerden ve yandaş kalemşorlar olmak üzere tüm muhataplarından özür beklemektedir."

Ama diyemiyorum. Biliyorum ki bu durumda dünyanın en anlamsız işlerinden birini yapmış olacağım. Bir özür gelmeyecek olmasından değil, böyle bir çağrının anlamsız kalacak olması!

Bunlar ki; Lozan'ı hezimet görüp, "Keşke Yunan kazansaydı" diyen malum merhumu tarih üstadı, eşine göre din değiştirip sonra da Atatürk'e dinsizdin düşmanı diyen hanımefendiyi düşünür, ülkenin ana muhalefet liderine saldıran ve sonradan da inek hırsızı çıkan şahsı, kahraman görenler değil mi?

Eleştirmenlerinin en büyük eleştirisinin minareye kılıf bulamamak olduğu bu zihniyet, yıllarca FETÖ elebaşına, FETÖ elebaşı olduğunu bile bile "hoca efendi" demedi mi? İşte saygınlık anlayışı bu tür insan tiplerine saygı duymak olanların yediği hurmalar bitmeyeceğinden, özür dilemeye de alıştırmamak lazım. İçini boşaltmadıkları bir özür kavramı kaldı zaten... Bırakalım, özür kavramı bütün ağırlığı ile yerinde dursun.

İlla özür dilenmeli diyorsanız; bir örnek daha vereyim. Tam da Necmettin Kesgin'in ceza aldığı gün partisinin grup toplantısında konuştu AKP Genel Başkanı Erdoğan. Ankara Büyükşehir Belediyesi için "parayı nasıl yönetmesi gerektiğini öğrenmeli" dedi.

Oysa AKP iktidara geldiğinde ülkenin dış borcu 80 milyar dolardı, şu an ise 500 milyar doların üzerinde. Yavaş'ın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yaptığı ilk yedi ayda ise, belediyenin bütçesi fazla verdi ve 387 milyon TL. kasada kaldı. Devletin bütçesi ise ilk on ayda 100 milyon açık verdi.

Böyle bir mali başarı takdir edileceği yerde, Mansur Yavaş'a ekonomi dersi verebilen bir yaklaşıma sahip cenahtan, Necmettin Kesgin olayı için özür beklemek mi desem, ne dersiniz?

Fatih Ergin / Yeniçağ

Mansur Yavaş'ın saygınlığını hedef alan "saygınlık"

Önerilen Videolar

Bunlar da İlginizi Çekebilir